(Türkiye nasıl kalkınır cümlesinin google daki ilk yazıdır)
TÜRKİYE NASIL KALKINIR?


Buna "bir ülke nasıl kalkınır?" da demek mümkündür.

Ülkelerin kalkınma planı birbirine benzer. Çünkü ekonomik yönden gelişen bir ülke kalkınmış sayılır. Ekonominin de iki kanunu vardır. Birincisi üretim ikincisi de tasarruftur. O halde üreten bir ülke kesinlikle kalkınır.

Bu gün dünyada kalkınmış ülkeler, ABD, Japonya, Almanya, Çin, İngiltere, Fransa, İtalya ve Kanada'dır. Bunun yanında, Güney Kore, İspanya, Hindistan, Brezilya ve İran da hızlı kalkınma gösteren ülkelerdir.

Avrupa'nın diğer küçük ülkeleri de kalkınmış ülkelerdir. Norveç, İsveç, Finlandiya, Avusturya, İsviçre, Hollanda ve Belçika sayılabilir.

Bir ülkenin kalkınmışlığı gayri safi milli hasıla ve fert başına düşen milli gelirle ölçülür. Rusya son zamanlarda atılım yapmıştır. Hızlı kalkınma çabasındadır. Ancak eski komünizmden kalma alışkanlıkla fertlerden istenen verim elde edilememektedir. Yatırımlarda da hala isabetli sektör uyumu tutturamamaktadır. Rusya ürettiği mallarda istenen estetik ve kalite konusunda tüketicileri ikna edememiştir.

İLLE DE ÜRETİM

Kalkınmış ülkeler, üretimi önce sanayiden başlatmışlardır. Bunun dışında tarımda ve hizmet sektöründe de üretim en üst seviyede olmalıdır.

Türkiye'yi kalkındırmak için önce sanayi de üretimi artırmalıyız. Bunun için Atatürk döneminde başlatılan ve birinci İzmir iktisat kongresi ile programa alınan sanayileşme gayretine başlanmalıdır. Sanayileşme için sermaye, hammadde, emek, teknoloji ve teşebbüs gerekir. Sermaye için ya dış yardım, Güney Kore'de olduğu gibi, veya iç tasarruf gerekir. Hindistan gibi.. Türkiye'de durum müsaittir. Çünkü sermaye yeterlidir. Ayrıca iç tasarruf da gerekir. Diğer unsurlar da vardır. Türkiye'de emek, hammadde ve teknoloji de mevcuttur. Ancak hızlı kalkınmak için, teşebbüs olmalıdır. Bugün maalesef bunda eksikliğimiz vardır. Türk devlet mevzuatı ve kalkınma için yeterli kanunlar hazır değildir.

Sermayenin önünü açacak yatırımları teşvik edecek, müteşebbisin güvenini sağlayacak kanunlar çıkarılmıyor. Çünkü bunu uluslar arası güçlerin kontrolündeki Türk aydınları bilerek sabote ediyor. Türkiye'nin kalkınmasını istemiyorlar. Ayrıca uluslar arası güçler ve yerli işbirlikçileri Türk devletinin güvenliğini de engelliyorlar. Mesela PKK için dünyanın masrafını yapıyoruz ama bir türlü çözülmüyor. Bilakis Devletin en üst görevlileri bile bölücülüğü teşvik ediyor. Doğuya sıkça teşvik çıkıyor ama can ve mal güvenliği olmadığı için kimse yatırım yapmıyor. Ayrıca bu teşvikleri alanlar da çektikleri kredileri PKK'ya yediriyorlar. Bir türlü sanayileşme hamlesi gerçekleşmiyor.

Tarımda da gübre, mazot pahalı, ama üretilen mal ucuz olduğundan çiftçiler bazen üretim bile yapmıyorlar.

Hizmet sektörü turizm olarak biraz yürüyor. Ancak yeterli ve verimli, değil.

TASARRUF

Ülkeler eğer kalkınacaksa tasarruf tedbirleri almalıdır. Çünkü tasarrufla sermaye birikir. Bu da yatırıma sevk edilir.

Türkiye israf ekonomisi uygulayan bir ülkedir. Dışarıdan giren mallar satılan mallardan daima daha fazladır. Bu yüzden de dış ticaret dengesi hep Türkiye aleyhinedir. Türkiye'nin bütçesi en azından denk bütçe olmalıdır. Kalan katma değerle yatırıma gitmelidir. Kaldı ki ithalat daha da azaltılıp ihracat artırılabilir.

Türkiye'nin gümrük anlaşmasından dolayı bile yılda en 15-20 milyar dolar karşılıksız gideri vardır. İçerde ve dışarıda her türlü giderleri azaltacak tedbirler alındığında hızlı üretime başlandığında Türk milleti daha çabuk kalkınıp daha yüksek refah seviyesine çıkacaktır.

Bunun için de tek şart milliyetçi bir başbakan gerekir.
Seyfi Şahin-ortagodugazetesi.net