|
Sosyomat'taki bir üyenin başlıktaki dergiyle bir anısı,
''arandığı zaman bir türlü bulunamayan, aranmadığı zaman olmadık yerden si.. gibi ortaya çıkan si... eşyalardan'' biridir porno dergi.
ortaokulun üçüncü yılıydı. artık hormonlarımızı kabullenmiş, onların bizden istediklerini yerine getirmeye başlamıştık. bunun için zamanın internetsiz koşullarında çeşitli dergi, gazete gibi üstünde çalışabilme özelliği de olan sayfalar topluluklarını kullanıyorduk. her ne kadar dergiden veya gazeten dışarı taşırma ihtimalinin varlığı huzursuz etse de durum buydu. zenginler penthouseun sayfayı tam dolduran dolgun vücut hatlı hatunlarına abanırken, biz orta direk kıral, üff gibi dergilerdeki sadece gö.. ve meme kriterlerini çok nadir eksiksiz yerine getirebilen, suratına sıçılmayacak, hep sıkıntılı, bunalımlı bir anındaki si... hikayesini anlatan, sigaralı ablalara talim ediyorduk.
banyoya girmeden önce, hilmi'yle okul dönüşü ortak aldığımız kral dergisine ihtiyacım olduğunu fark ettim. başladım aramaya. bir türlü bulamıyordum. çocukların mutfakta asla kapağını bile açmadığı bölümlere bile baktım bu dergi yüzünden ama yoktu. acaba babam gördü de kızmak yerine çaktırmadan bakmayı seçip kendi odasına mı koydu düşüncesiyle oraya da baktım. yok. bulamamanın verdiği üzüntüyle, din kültürü hocamızın yeni öğrettiği gusül abdestini alma ihtimalimi de düşünerek, ''ulan boşuna duş alcam yaa'' hissiyatıyla duşumu aldım çıktım. yarım saat sonra hilmi aradı. anne babanın yanında ev telefonuyla konuşulan dönem olduğu için hilmi çok kibardı. ben de mutfaktan paralel telefonla konuşmanın verdiği avantajla saydırıyordum hilmi'ye. hilmi ''yarın test kitabını getirir misin?'' ana fikirli bir şeyler söylemişti.
ertesi gün okulda ilk dersin boş olduğu söylendi. sınıfta pencereden uçak atıp, ''hasiktir çakıldı ya benim ki'' nidalarıyla okulu inletirken, her okulda en az bir tane bulunan, her boş dersi doldurmayı kendine vazife bellemiş din kültürü hocası geldi derse. malum boş dersi doldurmak için geldiğini belirten ''arkadaşlar hocanız gelemedi ben geldim'' deyip, herkesin bildiğini tekrar ederek oturdu. hilmi'yle ani bir şekilde test çözme kararı aldık. hoca yoklama alırken ben de hilmi'nin dün telefonda istediği test kitabını çıkardım. seri ve hızlı hareketlerle kitabı açarken, dün saatlerce arayıp bulamadığım, uğruna emektar babamı bile suçladığım, hormonlarımın paraya dönüşmüş hali olan o kral dergisi yere düştü. panikledim. sıranın altına girdim. sıçma pozisyonunda duruyorum. ama en önde oturuyorum. sıranın önü boş olduğu için hocayla göz gözeyim. hoca hemen dergiyi alıp, sayfalarına göz gezdirirken, sınıftakiler hem beni, hem de hocayı makaraya aldılar. hocanın; ''gel bakalım benimle'' demesiyle idare yollarına vurdum kendimi. babamın yakın arkadaşı olan müdür yardımcısı babamı arayıp durumu anlattığında, babamın ''bunu bana bırakın'' dediğini söyledi. bu cümle, herhangi bir komutanın ağzından duyulabilcek en şiddetli emir cümlesinden daha sikertici bir cümleydi. akşam eve döndüğümde ise annem, dayımları yemeğe çağırarak olayın etkisini hafifletmeyi başarıp, bir kez daha takımın tur atlamasına mucize gözüyle bakılırken oyuna girip turu kurtarmıştı...
Ahh o anneler..
Kaosu nasıl da bastırıyorlar..
Bizde de var aynından çok şükür..
|
