Kötü zamanlarda ve/veya toplu hareketlerde düşük IQ ile hareket edildiği bilinen bir gerçek. Normal zamanlarda akıllı hareket edenler Maç için tribünde veya dışarısında taraftar kavgasında akılalmaz şeyler yapabilir mesela... Akıl tutulmasının etnik gerilime ve içsavaşa döndüğünde sonuçların neler olabileceğini biraz düşünmemiz yeterli olacaktır diye düşünüyorum...Terörün ve Terör Örgütünün ideologlarından olan Yalçık küçük gibilerin istediği olan etnik ayrımcılığın kökleşmesinin bazı noktalarda amacına ulaşması gibi (Müge Anlı'nin ve M.Altıokların açıklamaları ) yine tecrübesiz habercilerin gafları büyütülerek medyada defalarca gösterilmesi ve bunla ilgili yorumlar neye hizmet ediyor sormak gerekiyor... internethaber ve TRT 'nin bölücü yazar ve yapımcısı olan Nazım Alpman'da fırsatı kaçırmamış HaberTürk Tv spikerinin gafını bölücü düşüncesine hizmet etmekten çekinmemiş
HaberTürk spikeri Duygu Canbaş ne demişti:
Deprem her ne kadar Van’da da olsa, hepimiz çok üzüldük!
Nazım Alpman ise 24 askeri şehit eden Teröristlere yapılan askeri operasyonları ve Cumhurbaşkanın açıklamalarını yer veren medyadaki açıklamaları savaş dili olarak yorumluyor ve asıl suçlunun Duygu Canbaş değil bu ortamı yaratanların yani 24 askeri şehit eden teröristlere karşı yapılan operasyonları destekleyen medyanın olduğunu söylemekten çekinmiyor..
Bölücü yazar-yapımcı Nazım Alpman yazdıklarınının bir bölümü:
Ülkenin bir bölümüne “orası” diye bakan zihinsel bölünmenin açık seçik ifadesi olan bu söylem için genç spiker suçlanabilir mi?
Depremin olduğu gün bayilerde satılan gazetelerin “ezici çoğunluğu” Duygu’nun duygularından kat be kat ötelerde birinci sayfalarla çıkmışlardı okurlarının karşılarına…
-Vur vur inlesin, bütün Kürtler dinlesin! tarzındaki gazeteler ruhuna sinmiş savaş dili halklar arasında nefreti körükleme yarışına girmişlerdi. Ondan bir gün önceki gazeteler de aynı ruh hali içindeydiler.
Sadece gazeteler mi?
Devletin en tepe noktalarından bile “vur-kır- parçala bu maçı al” mesajları yükseliyordu:
-Aynı acıları misliyle onlara da yaşatacağız!
ayrıca Spikerin bir bölgeye Orası diye tanımlasından -bölücülüğün bir ölçüde başarıya ulaştığı için - büyük bir zevkde duyduğu anlaşılan yazarın Z.Livaneliden yaptığı alıntıdan sonra şöyle devam ediyor:
Böylesine bir akıl tutulması içinde olan ülkenin “o bölgesini” vuran deprem kimin içini ferahlatabilir?
Büyük bir felaket karşısında bile “onlar” ve “biz” ayrımı içinde olmak insanlığın hangi kademesine yerleştirilebilir?
Duygu Canbaş’ın o an ağzından kaçan bu sözlerin esas sorumlusu genç bir gazeteci olmamalı. Ona o sözleri söyleten ortamı sorgulamalıyız. Ve o ortamı oluşturan zehirli dilin mimarlarını…
Bu soruların cevaplarını bulabilirsek o zaman sorabiliriz:
Bu forumu görüntüleyenler: Kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumda konulara cevap yazamazsınız Bu forumda kendi iletilerinizi değiştiremezsiniz Bu forumda kendi iletilerinizi silemezsiniz Bu forumda dosya ekleyemezsiniz